8 Eylül 2010 Çarşamba

Ramazan Bayramınız Mübarek Olsun!


Merhaba Arkadaşlar!
Ramazan Bayramınız Mübarek Olsun!
Daha nice bayramlara ulaşmak dileğiyle!

İYİ BAYRAMLAR!

3 Eylül 2010 Cuma

Güneysınır’ın Güneybağ Mahallesinde Şekerci Mevlüt'ün sünnet düğünü

-
27.07.2009 günü saat 15:30’da Kontur’a ait Hacı Veli Karakuş’un arabasıyla Güneysınır’ın Güneybağ mahallesinde oturan gönül dostum Şekerci Mevlüt Çiğci’nin sünnet düğününe gittim.
02.08.2009 11:50:49


Güneysınır, Karasınır, Güneybağ, Aladiken denen üç mahalle birleşerek ilçe olmuşlardır. Ben 50 sene önce orada muallimlik yapmıştım. Birçok da öğrencilerim var. Onlarda benim gibi torun tosun sahipleridir. Bir muallimin en kutlu ve mutlu anı öğrencilerini en iyi şekilde gördüğü andır. Bu sevgiye değer biçilemez. Bir nevi orası benim ikinci vatanım. İkinci sılamı ziyaret edeyim dedim ve gittim. Kontur Konya’dan, Karaaslan-Kaşınhanı-İçeri Çumra-Alibeyhüyüğü yakınından Avdul’u geçtikten sonra kasabaya varmadan sağa dönüp 10 km. uzağındaki Güneysınır ilçesinin girişinden girdik. Daha sonra Güneybağ mahallesine vardım. Eskiden bildiğim için mahallenin üst tarafına vardım. Evi buldum misafir oldum. Onlar beni ağırladılar. Bana bir oda açtılar. Hoşbeş altı boştan sonra duyanlar yavaş yavaş toplanmaya başladılar. Tabi bunlardan ukbaya göçenler olmuş. Kalanlardan Hüseyin, Mehmet, Elif, Zeliha Özdamar, İbiş Kurşun, Şerafettin Çiftçi, Hakkı Şiş daha niceleri geldiler görüştük. Halden hasıldan, çoluktan çocuktan konuştuk. İkindin Şekerci dostumun evinde akşamı Merkez Camii’nde yatsıyı Yunus Emre Camii’inde kıldık. Gittiğim her yerde namaz kılmış olduğum caminin imamlarıyla tanışmak adetimdir. Çünkü bende aynı kökten gelmeyim. Yunus Emre Camii’nin imamının Erzurumlu Hafız Mahmut olduğunu öğrendim. İmam efendinin ağzı çok güzel camide müezzinlik yapmak bana düştü. Cemaat müezzinliği bize ikram ettiler. İmamda bana teşekkür etti. Amca bu ağzı nerde öğrendin diye sordu. Ben bu ağzı tam 50 sene önce burada muallimlik yaptım. Burada Topal Mehmet Güneş hoca vardı. Her gün sabah saat sekizle dokuz arası birde ikindinden önce üçle dört arasında ondan ders alırdım dedim. Oda çok sevindi. Camiden sonra cemaatimiz bir gurup parka gidip oturduk. Bizi tanıyan tanımayan başta dostum Şekerci, Ehliz Halil, İbiş Kurşun, Taka Ahmet, Özdamar Mehmet Ankara’dan bir diyanette görev yapan misafir Galip Çubuklu biraz vakit geçirdik. 12’ye doğru eve geldik. Kadınlar çalmışlar, oynamışlar, hoplamışlar, zıplamışlar. Gökyüzüne merdiven kurmuşlar. Bu ne bu turak herkes evine oturak dedik dağıldılar. Ben misafir olarak dostum Şekerci Mevlüt’ün komşusu Mevlüt Karataş’ın evine götürüldüm. Orada ağırlandım önce Allah rızası sonra Şekerci’nin hatırı için Karataş ikramda izzette kusur etmedi. Güneysınır İlçesine tapulama gelmiş. Mevlüt Karataş tapulamada yeminli olarak çalışıyormuş. Sevindim vazifesinde kusur etmemesi için bildiği kadar doğru dürüst yapması için nasihatte bulundum. Sabah doğru 4 sıralarında uyandım bir daha uyku tutmadı. Sabah namazına müteakip yattığım evin balkonundan Karaman’ın Kardağ’dan güneşin doğuşunu, güneş ışınlarının Güneybağ mahallesinin camlarına vuruşu, Zeki Oğuz’un fotoğraflarıyla, yazılarından okuduğum sürülerle dağa bırakılan (Yılkı) sahipsiz atların yazda, baharda, ala kış günlerinde Boz canavarın ve canavarların atları yemeye çalışmalarını bir başka gözden bir başka gözlükle seyrettim. Güneşin doğuşuyla başı bulutlu, dumanlı olduğunu seyrediyorum. Mevlüt Karataş’ın balkonundan Uyuzsuyu tepesini oranın 50 seneki öncesinin durumu bildiğim o zaman bağlarla kaplı idi. Şimdi oralar bakılmaya bakılamaya dağ olmuş. Benim muallimliğim zamanında tabiri caizse üzüm cingilleri tavşan yavruları (göçen) gibi sallanırdı. Her evin önünde uzun çaraşlar vardı. Şimdi ise onlar tarihe karışmış. Güneşin doğuşunu, yükselişi Karataş’ın balkonundan seyretmek başka bir alem. Güneybağ mahallesinde bir Türkmen köyü orada oturanlar Bozkır’dan, Taşkent’ten, Hadim’den, Antalya’dan, Alanya’dan toplanma kişiler devamlı doğuya balkonları güneşe karşı ikişer katlı altları ahır samanlık üstleri kiremitten ve çinkodan örtülü, örtülü olmayanlarda ise dam gibi yuvakla yuvulacak dam kalmamış. Yuvaklarda kaybolmuş. Sinelerini toprağa germişler. Yıkılmayı kaybolmayı bekliyorlar. Evler ikinci katlara yandan merdivenlerle çıkılır inilir. Oralara çıkılıp inilmek ayrıca bir yürüyüş sporudur. Kendi ilçem olan Akviran’ı Akören’i hatırladım. Hemen hepsinde güneş enerjisi var. Uyuzsuyu Dağı’nın eteğinde hemen köyün 2 km. uzağında Kocasöğüt’ün dibinde taşların arasından bir su çıkmakta. Bu suyun kireçli olduğu uyuz, kaşıntı hastalıklarına iyi geldiğini, orada yıkanan hastaların şifa bulduğunu Mevlüt Karataş’tan öğrendim. Fakat Güneybağlılar henüz o suyu değerlendirememişler. Yani uzaklara, yakınlara dahi seslerini duyuramamışlar. İlgililerin, yetkililerin burayla ilgilenmelerini bu arada Güneybağ Mezarlığını Allah rızası için ziyarete gittim. Molla hocamı bulamadım. Ali Rıza Şiş’in mezarı başında bütün Müslümanlara, Güneybağ mezarlığında yatanlara, Ahmet Akpınar’a, Ali Karaman’a, Mehmet, Mustafa Karaman’a, Ali Yıldız ve eşine hepsine dualarımı gönderdim. Onlara selam verdim. Es selamünaleyküm ey ehlel gubur dedim. Onlarda bana hal lisanlarıyla ve aleykümselam ehli dünya diye cevap verdiler. Daha dün siz biz gibiydiniz bizde yarın siz gibi halleneceğiz. Buraya gelip yanınıza yerleşeceğiz deyip. Rahmetin, bereketin, şefaatin üzerlerine olsun deyip onları Rabbime emanet edip huzurlarından ayrıldım. Oradan kaymakamlığa uğradım. Güneysınır’ın Kaymakamı Turan Eryılmaz aynı zamanda kendi ilçesine baktığı gibi Çumra, Akören ilçelerine de vekalet ediyormuş. Saat iki buçukta geleceğini öğrendik. Oradan sünnet evine döndük. Dostum Şekerci’nin evinde Mevlüd’ü Şerif okunuyormuş. Mevlüd’ü Şerif’e bizde katıldık. Okuyanlar Lokman Yaylacı, Mudallip Çağlar kıraat ettiler. Bende bir aşrı şerif okumakla onlara katıldım. Mevlüd’ü Şerif bitti dualara edildi. Dışarıda yemek için dualarla kazanın ağzı açıldı. Yemekler yenmeye başlandı. Bizlerde öğlen namazından sonra yemeğe oturalım dedik. Yemekten sonra kaymakamın ilçeye geldiğini öğrendik. Mahallenin üst başından iki mahallenin birleşiminden kurulan tepenin başındaki Kaymakamlık binasına geldik. Kaymakam o an meşgulmuş. Birisiyle görüşüyormuş. İndik ikinci katta Emniyet Amirliği’ni ziyaret ettim. Emniyet Amiri Aydın Şahin izindeymiş. Onun yerine vekaleten Polis Memuru İshak Aydoğan vekalet ediyormuş. Onunla görüştük. O bizi misafir nasıl karşılanıyorsa öyle karşıladı, hizmetini yaptı. Bende başarılar dilerim.

İlçenin Güneyinde: Uyuzsuyu Tepeleri’ne varmadan orada duran kepçeler gördüm. Sabahleyin büyük büyük çukurlar açılmış. Yaradan öyle bir toprak vermiş ki tam yollara serilecek çakıllı çamurlu yerler kapatılacak. Kayalık kırmızımsı kahverengi çürüğü bir topraktır. Saat 7:30 damperli arabalar gelmeye başladı. Tam 8’e çeyrek kala kepçelerde doldurmaya başladı. Onlar çalışmalarına devam ediyorlar. Bütün yollara o toprakları serip düzlüyorlar. Yolları sertleştiriyorlar. Gördüm Güneysınırlılar adına sevindim. Belediye mi, Karayolları mı, Özel İdare mi yapar bilemiyorum.

Sünnet günü dostumun arkadaşımın komşusu kayını emekli öğretmen Mehmet Çiğci bana arabası ve kendisi hizmet etti. Kendisini unutmadığımın bilinmesini isterim.

Daha sonra saat üçe doğru Kaymakam Turan Eryılmaz beyle görüştük. Ben Akörenli olunca Akören’den haberler sordum. Turan Eryılmaz genç yakışıklı şık verilecek bütün işleri samimiyetle yapacağına inanıyorum. Çünkü Akören’e vekalet etmiştir. O da sayın Valimiz Aydın Nezih doğan gibi kısa zamanda Valilik makamlarına yükseleceğinden eminim. Kaymakamın geleceğini aydınlık görüyorum. Vazifesinde başarılar diler Kaymakam’ın şahsında bütün Güneysınırlılara başarılar hayırlı işler uzun ömürler der selamünaleyküm aleykümselam derim hepinizi Allah’a emanet ederim.

http://www.hakimiyet.com/yazi/13208/Guneysinirin_guneybag_mahallesinde_sekerci_mevlut.html